her etkinin bir sebebi her sebebin bir etkisi vardır. hiçbir şey tesadüf değildir ve insanın eylemsel koşullardan özgürleşmesinin yolu -ki tanımlarda bu es geçilmesine rağmen en önemli kısmı budur - eylemin ödevden dolayı yani bir karşılık beklenmeden yapılmasıdır. yoksa insan koşullara bağlanır ve eylemi belirleyen de koşulların devamlılığıdır.

yani karma öyle anlaşıldığı gibi insanları sev ki insanlar da seni sevsin gibi sığ bir yaklaşım değildir.

ilk bakışta kendi iç dünyasında yaşayan ezik ve mağlup bir görüntüsü var. hatta alttan alttan bir seri katil edası... ama şarkısını söylemeye başladığında gözleri büyüyor ve bambaşka bir dünyaya geçmiş gibi bambaşka bir kişi oluveriyor. bir telefon satıcısı ama sokakta böyle güzel opera söyleyen kişiye rastlama ihtimali sıfırın az üstünde. bu çok sevdiğim bir hikaye...

fantastik öğeler taşıyan, aynı türdeki diğer filmlere kıyasla fazla derinliği olmayan ama yine de efektleri ve eğlenceli sahneleri ve özellikle umulmayaca güzellikte sonuyla insanı mutlu terkeden bir film.

Phoenix kuşu, Bem Bem (Mısır), genel olarak Anka (Simurg, bizde Zümrüd'ü Anka)gibi farklı isimlerle ama hep aynı hikayeyle örneğine istisnasız olarak her kültürde rastladığımız kollektif bir öğe. Mevlana der ki,
" Altındaki hazineyi keşfetmek için yık evini,
ve yeniden inşa et onunla... "
Simyasal süreçte ise önce element öğelerine parçalanır ve sonra artıklarından arındırılarak yeniden birleştirilir.
insanın kendi iç süreci de bununla paralellikler taşır. Önce ezberi bozmak ve bilginin ateşiyle tıpkı ateşte saflaşan altın gibi yalınlaşmak gerekir. Yeniden o ateşin içinden doğansa şüphesiz daha fazla varlık olma vasfına erişendir. Tıpkı kendi küllerinden doğan Phoenix gibi...

biri felsefe biri din bilimi mezunudur. yaptıkları filmlere dikkat edersek de son derece derin kurgulu olduklarını, politik ve bireysel, geleneksel ve modern çizgileri taşıdığını görebiliriz.

Serilerine ışık taşını da eklemek gerekir. kendine özgü bakışıyla - ki mısır için tüm diğerlerinin içinde en gerçekçi olanlarından biri - mısır çağını ve yaşamını bugüne taşıyan canlı bir üslubu var. ayrıca kendisinin bir mason olduğu da söyleniyor. Özel olarak kaleme aldığı Süleyman Peygamber ve Hiram Usta'nın hikayesinden bahseden bir kitabı da mevcuttur. Masonlar da zaten tarihsel köklerinin Hiram Usta'ya dayandığını aktarırlar.

Latince occulere'den gelir. Gizlemek, örtmek manasına gelir. her ne kadar el falı, astroloji ya da şifacılığa indirgenmiş olsa da şu kesin birşeydir ki evrende herşey arasında kesin bir ilişkililik vardır ve bazi şeyler bizim sünger beyinlerimizle algılayamayacağımız kadar geniştir.

Aynı dönemde Hristiyanlığın baskılarının artmasının bir sonucu olarak Yeni Platoncu ekolünün son temsilcisi olan ve Cyrus adındaki bir rahibin kişisel çabaları sonucu halkın galeyanıyla vahşice derisi deniz kabukları ile soyularak öldürülen kadın filozof. Yeni Platoncu okulun başında bulunan komple bir insandı. filozof olduğu kadar, babasının da etkisiyle güçlü bir matematikçi ve astronomdu.

Akhenaton'dan sonra Amon rahiplerinin etkinliklerini arttırmalarına doğrudan katkısı olduğundan saygınlığı büyüktür. üstelik çok genç bir yaşta ölmesi mezarı için hazırlıkların henüz tamamlanmasına fırsat vermemişti. o yüzden rahipler onun mezarını hızlı bir şekilde tılsımlar ve değerli araçlarla cömert bir şekilde beslemiştir. Mezarının Carter tarafından bulunuş hikayesi oldukça ilginçliklerle doludur. elbette mısırlıların mezarları içindeki zenginlikler yağma edilmesin diye çeşitli tılsımlarla korumaları bilinmeyen bir şey değildir.

Aton'a tapardı ama gerçek güneş tanrısı amon'dur yani mısır'ın yaygın inanışı. Aton demek güneş diski demektir yani fiziksel güneş. bu da demek oluyor ki Akhenaton dini inanışı putsallaştırmıştır, inanıldığının tam tersine. çünkü mısırda zaten bir tek tanrıdan bahsetmek her zaman mümkündü.

Yeşil Şövalye Yuvarlak Masa şövalyelerine meydan okur : şimdi benim başımı uçur ve seneye benim şatomda senin kelleni ben uçurayım. bu meydan okumayı kabul etmeyen alçalır, der. Arthur'dan önce Sir Gawain davranır ve Yeşil şövalyenin başını uçurur. Yeşil Şövalye de başını koltuğunun altına alıp, seneye görüşelim, der. Sir Gawain, arzu ve korkuyla ilgili çeşitli denemelerden geçer ve en sonunda kellesini Yeşil Şovalye'nin baltasının önüne uzatır. buraya kadar olan hikaye hem uzun hem de Ortaçağ boyunca şövalyelik idealinin örneği sayılan Sir Gawain adına zafer ve erdemlerle doludur. Elbette bu sonuncusu olan korku denemesini de aşar ve onu ne yaşam arzuyla ne de ölüm korkuyla sindirebilmiştir.

Konstantin'in yeğeni olan Roma'nın son (MS.361-363) imparatoru. Trajik ölümü ile ilkçağ biter ve ortaçağ başlar, imparatorluk ikiye ayrılır.
Konstantin tarafından Roma'nın dini olarak Hristiyanlık ilk kez benimsenmişti. Böyle bir dönemde hristiyan olarak eğitilmiş ama o yine de Roma'yı Roma yapan geleneklerden kopmamıştır. Ölmeden önce gördüğü bir rüyadan bahsedilir ve hristiyan koruması tarafından bıçaklanır ve yine hristiyan doktoru tarafından ölümünü hızlandırmak için yarası açılır. Öldüğü gün ortaçağın ilk günüdür.
15 m. yükseklikteki Julianus Sütunu onun Ankara'dan geçmesi esnasında şerefine dikilmiştir.

33 yaşında ölmesine rağmen, o kısa hayatına pek çok zafer sığdırmıştır. Modern zaman, artık hayatlarımızda böyle kahramanlıkları hayal dahi etmek acı verdiğinden tüm kahramanlar gibi iskender'in de görüntüsünü sakatlamıştır. ona da eşcinsel diyorlar, tıpkı mevlanaya dedikleri gibi... o bir dünya kültürü oluşturmayı, zengin bir insanlık ürünü ortaya çıkarmayı ve dünya vatandaşlığı fikrini pratiğe aktarmayı hedefliyordu. Roma imparatorluğunun fikirsel temellerin attı ve ilhamını verdi. tarihteki ilk imparatorluğu o kurdu. Şimdi siz tartışın : o eşcinsel miydi değil miydi?

Ünlü bir Pers imparatoru olan Darius'tur ve yine bir başka ünlü pers impartorunun babasıdır : Kserkses. Yenilgiye giderek yaklaşan Büyük Pers imparatoru'nun tanrılara yakarışı.Tarihte bir imparatorun düşmanına yazdığı en büyük methiyelerden biri :

"Ey milletimin, memleketimin tanrıları. Herşeyden önce bana güç verin, kuvvet verin ki, Perslerin kaderini yeniden yükseltebileyim, memleketimi atalarımdan kalan zenginliklerine yeniden kavuşturabileyim. Ben de savaşta üstün geleyim de, iskender beni yendikten sonra en sevdiğim kimselere olan tutumuyla bana karşı gösterdiği iyiliği ben de ona karşı göstermek imkanını bulayım. Ama kederin egemen olduğu bir devirde yaşıyorsak, kader de öç almak için herşeyi temelden altüst ederek Pers imparatorluğu'na son verecekse dilerim ki Kuras'ın tahtı üzerine iskender'den başkası oturmasın."

B.iskender - Plutharkos'tan alınmıştır.

Amerikalı yazar. 40 yaşında hayatını kaybetti. Alkol bağımlısıydı. Kuzeydeki topraklarda altın aradı. Savaş muhabirliği yaptı. Pahalı bir hayatı vardı. Çok para kazanması gerekiyordu ve dolayısıyla hızlı yazması... ve öyle yaptı. Dünyada en çok tanınan Amerikalı yazardı. Tüm eserleri sinemaya aktarıldı.
Sosyalizm yanlısıydı. Modern düşünceliydi. Darwin'in evrim teorisine gönülden bağlıydı. Nietzsche'yi çok severdi. Üstinsanın varlığına inanırdı ve tümünü sistematize etti : Üst Beyaz insan.
Tüm bunlara karşın geniş kitlelerce sevildi. Çok iyi roman yazardı...

Onun bunca ünü kendine ait olmayan bir teleskobu kullanmasındandır ve mahkemesinde ki trajikomik ifadesi. buna rağmen ortaçağ ve güneş merkezli evren anlayışı deyince bu adamın adı gelir. Aynı çağda bu fikri ilk kez ortaya koyan Kopernikus, Kepler ve aynı gerekçeyle -Galilei gibi inkara düşmediği için - yakılarak öldürülmüş Giordano Bruno gibi isimler varken o, modern bilimin öncüsü sayılmış. Erdemlere sahip olmadığında bir bilim adamı pek bir çirkin oluyor.

Kung Fu'nun sözle yapılanı da denilebilir fakat iletişimin esas amaçlarına hizmet etmeyi sürdürerek ama aynı zamanda günlük hayatta karşılaşılabilen zor durumlar, münakaşalar, hiçbirşey söyleyemeceğimiz anlar, zor kişiler gibi durumlarda tavsiyeler içeren kitap. Yazarın yaptığı eğitim programlarına katılan kişilerin sorunları ve aktardığı tecrübelere dayanarak pek çok konuda gerçekçi eylem planları sunuyor. Şu anda hiçbir yayınevi tarafından ulaşılabilecek bir baskısı yok. Ancak kitap özeti şeklinde ulaşılabilir.

bence uzaktan izlemek yerine içinde olunması gereken bir oluşum. ben şehir değiştirmek zorunda kaldığım için devam edemedim. Klasik tarz felsefeyi hayata uyarlayan, felsefenin herkes için ve herkesin yararına olduğunu aktaran bir oluşum. temel etkinlik felsefe seminerleri. Doğu ve Batı öğretilerini inceliyorlar,sosyal etkinlikler, kültürel ve ekolojik çalışmalar gerçekleştiriyorlar. GEA oldukça etkin çalışıyor. bense nem kapmamızın sebebinin böyle oluşumlara pek rastlayamayışımız olduğunu düşünüyorum.

Yaklaşık 2500 yıl önce yaşadığı düşünülen ama yine de hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız filozof ve gizemli savaşçı.
Bugüne değin ulaşan Savaş Sanatı isimli kitabıyla uluslarası şirketlerin yöntemlerinde ve pazar stratejilerinde guru kabul ettikleri fakat kitabı için seçilmiş bu talihsiz isim bir yana onun derin bir şekilde insanın iç mücadelesini yönlendirdiği ve belki de Barış Sanatı demenin daha uygun düşeceği eserinin bu şekilde değerlendirilmesi ismi adına başlıca talihsizlikleri oluşturan kişi.
"En büyük zafer, savaşılmadan kazanılan zaferdir" der. Çünkü onun için silahla ve savaşla elde edilen şey kimse için tam bir zafer oluşturmaz ve bunu doktorun sanatına benzetir : Cerrah geç kalmış tedaviyi gerçekleştirir, oysa gerçek hekimlik önleyici olandır. Onun eseri insanlığın belleğinde tam bir şaheserdir.